Kadın

275 kadın milletvekili mi çözecek sorunlarımızı?

Daha parlamento seçimlerinin tarihi belirlenmeden önce tüm faşist düzen partileri hummalı bir çalışma içine girmişlerdi bile. Özü halkın kendini kimin sömüreceğine “karar vermesi” (Lenin) olan parlamento seçimlerinde burjuva feodal sınıfların temsilcileri vaatlerinde sınır tanımazken, el attıkları konulardan biri de kadın sorunu olmakta.

Kadınların oylarının avcılığına çıkan düzen partilerinin vaatleri malum biri bin para. AKP, 8 yıllık hükümet döneminde kadına yönelik ayrımcılıktan, şiddet ve cinayet vakalarına kadar rekor yükselişlerin altına imza atmışken, rahat rahat kadına yönelik şiddetin hükümet oldukları dönemde azaldığını, yaptıkları çalışmalar sayesinde şiddetin daha görünür kılındığını ve bunun bir başarı olduğunu iddia edebilmektedir. Hem de istatistiklerin canına okuyarak. 12 Haziran seçimleri için ise “daha fazla hanım kardeşlerini” aday göstereceklerini söyleyerek bu konuya verdikleri önemin altını çizmekte.

Cenneti bugünden kuracaklarının iddiasındaki CHP ise, kadınlar için de bir cennet vaat etmekte, ayrıca seçim vaatlerinin içine tüzükte yer alan ve yüzde 24 olan kadın kotasını yüzde 40’a çıkarmayı ve kadın adaylardan milletvekilliği adaylığı için ücret alınmamasını yerleşmekte.

Son olarak MHP’ye bakalım. Onlar kadınlara ilişkin taleplerini şöyle sıralıyorlar: “Kız-erkek ayırt etmeden örgün eğitimin desteklenmesi, kadınlara özgüvenin aşılanması, yasal düzenlemelerin yapılması, şiddet izleme komisyonlarının oluşturulması.”  Kadın adaylar ya da kadın kotasına yönelik ise “pozitif ayrımcılığa yol açmamak” için kadın kotası uygulamadıklarını ifade ediyorlar.

Ve bir de bunların dışında seçimlerde (hangi partiden katılmış olursa olsun) kadın adayların desteklenmesi için çalışma yürüten kesimler var. KA.DER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) de bunlardan biri. Özellikle 2011 seçimleri sonucu oluşturulacak parlamentonun anayasa değişikliği üzerine çalışacağını belirterek milletvekillerinin yarısının kadın olması gerektiğini söylüyor ve bu doğrultuda çalışma yürütüyorlar.

Bu kesimlere yeni eklenen bir de Haklı Kadın Platformu var. Türkiye’nin parlamentodaki kadın oranı konusunda 181 ülke içinde 105. sırada yer aldığını söyleyen platformun tanıtım toplantısında konuşan Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’nın da iddiası mecliste kadınların sayısı artarsa sorunların çözümünün mümkün olacağı yönünde.

KA.DER’in de Haklı Kadın Platformu’nun da hangi kadınlardan bahsettikleri ise aslında çok net ortada. Mecliste daha fazla kadın olmasını kadın sorununa yönelik bir çözüm olarak ortaya koyan bu zihniyetlerin kurulu düzenin kendisinin aslında kadın sorununu yaratan ve besleyen olduğunu bilmediklerini düşünmek gerçekten çok zorlama olur. Dolayısıyla meclise kaç kadının girdiği değil, düzenin karakteriyle direkt ilgili bir mevzuda emekçi kadınların düzenin bir payandası olması çabasından öte bir anlam ifade etmiyor bu çalışmalar.

Soyadı hem Doğan hem de Sabancı olan bir kadının sözcülüğünü yaptığı bir platformun düzenle bir sorunu olduğunu düşünmek mümkün mü?

Sorun elbette tek tek kişilerin pozisyonundan ibaret değildir. Sorun düzenin temelini oluşturan erkek egemen sömürücü zihniyetken, bunun parlamentodaki kadın sayısının artırılmasıyla çözüleceğini iddia etmektir.

Parlamentodaki kadın sayısının azlığı hiç mi bir şey ifade etmez peki? Elbette, kadınların durumunu görmek açısından bir veri kabul edilebilir. 2007 seçimlerinde mecliste kadın milletvekili oranının sadece yüzde 8,87 olması, 2009 yerel seçimlerinden sonra kadın belediye başkanı oranının yüzde 0.90 olması, hiçbir ilin kadın valisinin bulunmaması önemli verilerdir. Ve ülkemizdeki kadının durumunu ortaya koyar. Ama sadece bu kadar! Çözümü bu sayıların artması olarak ortaya koymak, düzenin yeniden ve yeniden, üstelik de yine kadın üzerinden üretilmesine hizmet eder.

Burjuvazinin kadınları, bu işle uğraşacağına sahip oldukları işyerlerindeki kadınların sosyal hakları için de bir araştırma yapsalar, ücretlerini bir kontrol etseler, daha hayırlı bir iş yapmış olmazlar mı? Demek ki emekçi kadının durumu pek de o kadar önemli değilmiş bu “hanım”larımız için…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu