Kadın

Kadını kim aşağıladı? Kim müstehcen?

İstanbul Basın Savcılığı, ABD’li yazar Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu”’ (“Snuff”) adıyla Funda Uncu tarafından Türkçeye çevrilerek, Ayrıntı Yayınları tarafından basılan romanıyla ilgili “müstehcen” olduğu gerekçesiyle soruşturma başlattı. Sistemin “bilirkişileri” her konuda olduğu gibi “çocukları muzır neşriyattan korumak” amacıyla kolları sıvadı yani bir kez daha. Bu her şeyi bilir kişiler “çocukları koruma” kutsallığının arkasına gizlenerek “ahlak polisliğine” soyunmuş oldu. Ama şimdi konumuz bu değil. Belki daha sonra…

İçinde Diyanet İşlerinden gazetecilere kadar (2004’e kadar MGK’dan da bir kişi vardı) 10 kişilik bu kurul, kitap hakkında 8 sayfalık rapor hazırlayarak toplatılmasını isterken Ölüm Pornosu birçok dile çevrilmiş ve dünyanın birçok ülkesinde okuyucularla buluşmuştu bile. Yetişkinler için yazılan bir kitabın çocuk kitabı olarak satışa sunulmamış olmasına karşın çocukları “korumak” adına yasaklanmaya çalışılmasını da bir kenara bırakalım.

Amerikalı bir yazarı, Milli Eğitim Kanununa göre “Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, maddi ve manevi kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye” çalışmadığı için mahkum etmelerini de kötü bir şaka olarak değerlendirelim ve unutalım.

Hatta Dünya Yazarlar Birliği (PEN) Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu’nun “ayın kitabı” seçtiği sanat eserinde “cinselliğin nasıl-ne düzeyde yer alması” gerektiğinin, esasını devlet memurlarının oluşturduğu bir kurul tarafından belirlenmesi çarpıklığının, trajikomikliğinin eleştirisini de sanatçı, yazar vb. kişilere bırakalım.

Ama yine de kadın meselesi açısından bu ucube tartışmaya müdahil olmamak mümkün görünmüyor. Zira kitabı yayımlayan Ayrıntı Yayınları Genel Müdürü Hasan Basri Çıplak’ın kitap hakkındaki “kadın vücudunun metalaştırılmasına karşı şiddetli bir eleştiri içerdiğine” yönelik yorumunu birçok eleştirmen-yorumcu paylaşıyor. Ama yine de çok bilmiş sansür kurulu kitapta kadının aşağılandığını ve örf ve adetlerimize tamamen ters olduğunu iddia ediyor. Öyle ya edebiyatçılar onlardan daha mı iyi bilecek! Üstelik kitaptan alıntıladıkları pasaj tam tersini söylerken! “…bir hanım her halükarda bir adamın amacına hizmet edecek pasif bir nesneden öteye gidemez.” Toplumsal bir gerçekliğe yapılan bu vurgu Türk örf ve adetlerine göre de aynen geçerli değil midir? O zaman itiraz neye? Bunun açıkça söylenmesine mi, cümlenin başında kullanılan ifadelere mi? Her ikisine de herhalde.

Erkek şovenizminden malul kurul,“Bir pilici porno filmde oynatmak istiyorsanız ona bir milyon dolar teklif etmelisiniz, bir herifi oynatmak istiyorsanız, ona sormanız yeter” cümlesine de pek bir hayıflanmış, yorum yapamamış ama belli kadının aşağılanmasını engellemek için değil erkeklik gururuna dokunduğu için alıntılanmış.

Yani sistemin bu ikiyüzlü durumuna dair Kurul raporunda onlarca örnek sıralanabilir ama en çarpıcı kanıtı yine kendileri verdi bize. Kitabın çevirmeni Funda Uncu, savcılık talimatı ile polis tarafından karakola götürülerek ifadesi alındı. Ve biz de sistemin, kadının aşağılanmasına ne kadar da “hassas” olduğunu görmüş olduk bu vesileyle. Karakolda akla hayale gelmeyen sorularla karşılaştı Uncu. Hayatında Teksas Tommiks’ten başka kitap bildiği belirsiz polisler, kitabın adından yola çıkıp can alıcı, olayı aydınlatıcı sorularını sıralayıvermişler. “Sen manken misin? “Sen de buralara mı düştün?”, “Sen böyle bir şeyi nasıl yazarsın?”(sorunun çevirmene sorulduğunu unutmayalım!) sorularıyla Uncu ve mankenlik mesleğini yapan kadınlar şahsında ve de devlet adına kadını aşağılayan sorularıyla 6 saat boyunca kitabın çevirmenini taciz etmeyi sürdürmüşler.

Sonuç olarak kitap hakkında Kurul tarafından hazırlanan rapor da kitabın çevirmenine karakolda sorulan sorular da düzenin “ahlak”, “müstehcenlik” vb. konulardaki ikiyüzlülüğünün kanıtıdır sadece. Malum raporda da belirtildiği gibi her şey gizli olmalı. Kadını aşağılamak serbest, kadının nasıl aşağılandığını yazmak suç!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu