GüncelManşet

Cumartesi Anneleri; “Özgür basın susturulamaz”

İstanbul: Cumartesi Anneleri eylemlerinin 601. haftasında TV ve radyoların kapatılmasına karşı “Basın özgürlüğüne vurulan darbe bizim de sesimizin kısılması demektir. Özgür basın susturulamaz” dediler.

Cumartesi Anneleri, 601. kez kayıplarının akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldiler. Eylemde bugün TBMM’de oylanacak olan sınır ötesi tezkereye ilişkin savaşa karşı olduklarını belirten Cumartesi Anneleri, basın ve medya özgürlüğüne vurulan darbeye de dikkat çektiler; “Basın özgürlüğüne vurulan darbe bizim de sesimizin kısılması demektir. Özgür basın susturulamaz” dediler.

“Ne yaparsan yap, sesimiz halka ulaşacaktır”

İlk olarak söz alan Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, Cumartesi Anneleri’nin sesini dünyaya duyuranın özgür basın olduğunu dile getirerek başladığı konuşmasında, “Sesimizi kısmaya çalışsalar da bize engel olamayacaklar” dedi. Tosun, “OHAL’den artık vazgeçin” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kayıplardan Kenan Bilgin’in abisi İrfan Bilgin ise, 601 haftadır özgür basının yoluyla seslerinin halka ulaştığını belirttiği konuşmasında, “OHAL bahanesiyle TV, radyo ve gazetelerin kapatılması kirli yüzünün ortaya çıkmasından duyduğu korkudandır” dedi. Özgür basının olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğini belirten Bilgin, “Faşist diktatörlük ile ülke yönetiliyor. Ne yaparsan yap, sesimiz halka ulaşacaktır” dedi.

“Yalan sisteminin ilelebet devam etmesini istiyorlar”

Ardından Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren söz alarak,  “Türkiye basın tarihinin en karanlık günlerini yaşıyoruz. Gerçeklerin öğrenilmesinden korkuyorlar. Yalan sisteminin ilelebet devam etmesini istiyorlar” dedi ve 3 ay olarak ilan edilen OHAL’e bir yılın daha yetmeyeceği açıklamalarının tam da bu yüzden olduğunu ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da söz aldığı eylemde basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Evrim Baykondu yaptı.

OHAL, “darbecilerle mücadele” amacından uzaklaştı

Olağanüstü dönemlerin, bu topraklarda hiçbir zaman “normal duruma” dönmek amacıyla önlemlerin alındığı bir dönem olmadığını belirten Baykondu, “Aksine baskıcı, tektipçi, kendinden olmayanı cezalandıran bir rejimi süreğen kılmanın yöntemine dönüştü” şeklinde devam etti.

Bu nedenle biz, darbe, sıkıyönetim ve OHAL gibi hukuku devre dışı bırakan olağanüstü uygulamalara karşıyız” diyen Baykondu, OHAL’in ilanına neden olarak gösterilen “darbecilerle mücadele” amacından uzaklaşıldığına dikkat çekti. Sürecin devletin tüm kurumlarından AKP’li olmayanların tasfiye edildiği bir sürece evrildiğini kaydeden Baykondu, barış ve demokrasi mücadelesi yürütenlerin hedef alındığını; TV, radyo ve gazetelerin kapatıldığını ifade etti. Baykondu sözlerine şu şekilde devam etti: “Özetle iktidar, olağanüstü hali siyasi bir araç olarak kullanıp kendi rejimini inşa etmek istedi.

“Ahmet Şen dosyasında ceza adaleti sağlansın”

OHAL’in kaldırılmasını istediklerini belirten Baykondu, geçmişin OHAL’inde kaybedilen 80 yaşındaki Ahmet Şen’in akıbetini sorarak sözlerine devam etti. Baykondu, Şen’in 1994 yılında Güçlükonak’ta “Diyarbakır’dan isteniyor” denilerek gözaltına alındığını ve bir daha kendisinden haber alınamadığını ifade etti. O dönem görevli olanların devlet personeli kayıtlarında olmasına rağmen açığa çıkarılmadığına dikkat çeken Baykondu, “Ahmet Şen dosyasında ceza adaleti sağlansın” diyerek sözlerini bitirdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu