Güncel

Cumartesi Anneleri 775. hafta | “Bizi mezar taşından bile mahrum eden bir devlette yaşıyoruz”

Cumartesi Anneleri 775’inci hafta eyleminde, 19 yıl önce Silopi Jandarma Komutanlığı’na gittikten sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in akıbetini sordu

İstanbul: Cumartesi Anneleri 775’inci hafta eylemi, 76 haftalık Galatasaray Meydanı yasaklaması yüzünden İnsan Hakları Derneği(İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yapıldı. Eylem sırasında sokak çevresi ve eylem alanı polis ablukası altına alındı. Bu haftaki eyleme HDP milletvekili Dilşat Canbaz Kaya ile Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da katıldı.

Eylem katılanlar ellerinde karanfil ve kayıpların fotoğraflarını taşırken, eylemde basın açıklamasını Sebla Arcan okudu. Arcan açıklamaya, 28 Ocak’ta İsviçre’nin Cenevre kentindeki BM Evrensel Periyodik İzleme toplantısında Türkiye’ye yöneltilen ‘insan hakkı ihlali’ sorularına Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın verdiği cevaplarla başladı.

“Darbecilerin gerisine düşen uygulamalarınıza son verin!”

Bakan yardımcısının Galatasaray Meydanı yasağıyla ilgili soruyu önce inkar ettiğini daha sonra ise ‘turistler rahatsız oluyor’ bahanesini sunduğunu belirterek şunları söyledi:

“Devleti yönetenlere sesleniyoruz: basın açıklaması yapmak, anayasal ve demokratik bir haktır. Bu hak, açıklamanın gerçekleşeceği mekân seçmeyi de içerir. Yer seçiminin engellenmesi barışçıl etkinliğin engellenmesi demektir. Galatasaray yasağını ‘turistik mekân” la açıklamak inandırıcılıktan uzaktır. Galatasaray yasağı Türkiye’deki rejimin geldiği noktanın aynasıdır. Gayri ciddi açıklamalarınıza, darbecilerin gerisine düşen uygulamalarınıza son verin.”

Arcan daha sonra bu hafta akıbetini sordukları Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz hakkında bilgi verdi. Tanış ve Deniz’in bütün tehditlere rağmen 2001 yılında açılan HADEP ilçe örgütündeyken Silopi Jandarma Komutanlığı’nca aranarak çağrıldığını ve oraya gittikten sonra bir daha dönmediklerini söyledi.

Tanış ve Deniz için 19 yıl boyunca başvurulan makamlardan bu güne kadar herhangi bir dönüş olmadığını ve davanın AİHM’e taşındığını vurgulayan Arcan şunları söyledi:

“Tanış ve Deniz için iç hukukta ‘savcılar tarafından yürütülen soruşturmanın kusurlu olduğu ve önyargılı fikirlere dayandığı AİHM kayıtlarına da geçmiştir. Tanış ve Deniz dosyasında etkin bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırıyoruz. Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 76 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz.”

“Ne aklımda ne de vicdanımda öldürmedim onları”

Arcan’ın ardından Serdar Tanış’ın oğlu Diyar Tanış konuştu. Babası kaybedildiğinde 1 yaşında olan Tanış babasız geçen çocukluğunu anlatarak, babası için sürdürdüğü adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğini vurguladı:

“Ben henüz 1 yaşındayken babamı hiç görmeden, hiç tanımadan, onunla hiç vakit geçiremeden onu gözaltında kaybettiler. Babamı hep yakın çevremden dinledim. Onun nasıl biri olduğunu, gözaltında neden kaybedildiğini onlardan öğrendim. Ben 20 yaşındayım ve ben babamı sadece 8 fotoğrafta gördüm, babamı o 8 fotoğrafla tanıdım. Babam olsaydı nasıl bir hayatım olurdu bilmiyorum, çünkü böyle bir duygu yaşamadım. Ben yaşadığım sürece, 100 yılda geçse babamın ve dayımın akıbetlerini sormaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Çünkü ne aklımda ne de vicdanımda öldürmedim onları, onlar hep buradalar. Benim tek isteğim olayın bir an önce aydınlatılması ve faillerin bir an önce bulunması.”

Tanış’ın ardından Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz’in eyleme gönderdiği mektup okundu. Deniz mektubuna, mücadelesini sürdüren Cumartesi Anneleri’ni selamlayarak başladı. Deniz babasını kaybedenlerin babasız büyümenin ne demek olduğunu bilmediklerini vurgulayarak şunları söyledi:

“Siz baba kelimesine ne kadar hasret kaldığımızı tahmin bile edemezsiniz. Artık babası vefat eden mezara giden insanları bile kıskanır olduk. Bizi mezar taşından bile mahrum eden bir devlette yaşıyoruz. Bizim artık babama dair tek umudumuz akıbetini öğrenip faillerin yargılanmasıdır. Vicdanı olan herkes de bunu bize borçludur.

Ebubekir Deniz’in ömrü boyunca yolunu gözleyecek kızı Ceylan Deniz”

Ceylan Deniz’in mektubunun okunmasının ardından eylem sonlandırıldı.

Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz: Ne olmuştu?

25 Ocak 2001 tarihinde Silopi Jandarma Komutanlığından Serdar Tanış’ı telefonla arayıp Komutanlığa gelmesi istendi. Serdar Tanış ilçe yöneticisi 27 yaşındaki Ebubekir Deniz ile birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı’na gitti ve onlardan bir daha haber alınamadı.

Silopi Jandarma Komutanlığı 5 gün boyunca Tanış ve Deniz’i görmediklerini söyledi. Kamuoyu baskısının artması üzerine Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, onların 25 Ocak’ta Silopi Jandarma Komutanlığı’na geldiklerini ama yarım saat kalıp, tutanak imzaladıktan sonra oradan ayrıldıklarını açıkladı. Daha sonra Tanış ve Deniz’e ne olduğuna dair ısrarlı sorular karşısında Vali; “HADEP’lileri arkadaşları kaçırmış olabilir!” cevabını verdi.

Baba Şuayip Tanış ise kamuoyuna yaptığı açıklamada:

“Oğlum, ilçe teşkilatını açmaya çalışırken Levent Ersöz bizi sürekli tehdit etti. Beni, Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’na götürdüler. Levent Ersöz, ‘Oğlun bu işten vazgeçsin, yoksa sizin için iyi olmaz.’ dedi. Oğlum parti çalışmaları için Diyarbakır’a gittiğinde Levent Ersöz beni telefonla aradı. ‘Oğlun Serdar, Şırnak topraklarına ayak basarsa yaşatmam.’ dedi. Oğlum Diyarbakır’dan geldiğinde Silopi İlçe Jandarma Karakolu’na çağrıldı. Gitti, bir daha da dönmedi” dedi.

İnsan hakları örgütleri, aydınlar, BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu Tanış ve Deniz’in akıbetinin araştırılması için devreye girdi. Ama tüm girişimler sonuçsuz bırakıldı. Yetkili makamlar, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in gözaltında kaybedilmesini soruşturmak için gerekli mekanizmaları harekete geçirmedi.

AİHM’e taşınan davada ise Mahkeme, “yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli İnceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmemiş olmasını üzüntü ile karşılamaktayız” diyerek Tanış ve Deniz’in kaybedilmesinde Devletin sorumlu olduğu sonucuna vararak Türkiye’yi oy birliği ile mahkûm etti.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu