Kadın

Sesini ve kimliğini kaybeden kadınlar için… Onlarla sesimizi kazanacak, onların ayak izlerine basacağız!

Hep sessiz kalması, itaat emesi, boyun bükmesi istenir kadından. Sessizleşen ve kendine özgüvenini yitiren kadın, bir süre sonra sesine yabancılaşır. Bedeni, cinsellik maddesi ilan edilir. Kah ahlak, namus, ar denilerek her türlü şiddet ve baskıya maruz kalır kah tecavüz, fuhuş vs. ile bedenine yabancılaştırılır.

Kendinize şöyle bir bakın… Kaçımızın huyları, alışkanlıkları, becerileri, özellikleri tamamen kendi istediği biçimde? Yani kaçımız kimliğimizi, kişiliğimizi oluşturan parçaların oluşmasında edilgen değil de etken bir durumdayız? Kaçımız büyüklerimiz kafamıza vura vura ya da öve öve öğretmeden ev temizliğine bu kadar düşkünüzdür? Kaçımız babamız, ağabeyimiz vs. “sert mizaçlı”, “konuşmak gümüş, sükût altın” olduğu için değil de kendiliğinden susan, susmayı seven kadınlardanızdır? Kaçımız kendimiz istediği için ince/kırılgan/titrek sesli, yalnızca kendimiz için/kendimiz istediğimiz için başı öne eğik ya da aşırı hırçın? Hiçbirimiz! İşte bu yüzden biz ezilen kadınlara isyan meşrudur!

Erkek egemen sömürücü sistem, “tekçi” zihniyeti ve baskıcı yapısıyla aslında toplumun hiçbir bireyin kendi istediği yaşamı ve kendi istediği kimliği yaşamasına izin vermez. Ama söz konusu kadın olduğunda bu baskı daha da artar ve aile ve toplum aracılığıyla her kadının başına onlarca gardiyan dikilerek kontrol edilir. İşte bu yüzden de bize isyan meşrudur! İşinden dolayı elleri parçalanan, gözleri bozulan, beli bükülen kadınların alınteri, bu düzenin “ucuz işgücü”, “ücretsiz aile işçisi” olmaya yarıyorsa yalnızca; işte orada isyan meşrudur. Bizler bu isyanımızı, bu meşruluğumuzu, her daim saflarımızın en önünde yer alarak hayata geçirmeliyiz. Tıpkı Eylem, Emel, Özlem, Dilek, Sevda gibi…

Eylem, yani Sefagül Kesgin, gözleri ışıl ışıl, yüreği sevgi ve isyan dolu bir kadın… Erkek egemen zihniyetin kendisine dayattığı tüm rollere ve hatta “devrimci-demokrat” kılıflı olanlarına dahi çektiği isyan bayrağını yükseltmiş, devrim mücadelesinin ileri mevzisine koşmayı tercih etmiş ve kadının edilgenliğine vurduğu darbeyle onu yıkıp geçerek, Proletaya Partisi’nin Merkez Komite üyesi gerillanın siyasi komiseri olmuştur.

Emel, yani Nurşen Aslan, çocukların düşlerinin gerçekleştiği bir dünya hayaliyle çocukluğunu kentinde bırakarak yüzünü dağlara çeviren bu yiğit gerilla, yıllardır sürdürdüğü mücadelesinde devrimci kadınlar açısından bir örnek, kadının “zayıflığına” vurulan bir darbe olmuştur.

Özlem, yani Gülizar Özkan, Kürdistan hapishanelerinde büyüttüğü direnişini, yüreğinde hep özlem duyduğu yüce Munzur dağlarında büyütme kararını aldığında, geride bıraktığı çocuğunun hasreti vardı içinde. Ama o, insanlığın kurtuluşu için, kendinden kadına vurulan en büyük zinciri, annelik rolünü sıyırarak; kutsal aileye vurulan darbenin adı olmuştur.

Dilek, yani Fatma Acar, Mardinli ailesinin tüm feodal baskılarına ve ölüm tehditlerine karşı, yılmadan, genç ruhuyla karşı koymuş ve örgütlü kadının edilgenliğini kırarak her alanda inisiyatif almanın adı olmuştur.

Sevda, yani Derya Aras, zor zamanlarda zor alanlarda inisiyatifli kadın olmanın güçlüğünü omuzlarında taşımıştı hep.

Bu 5 kadın, bu 5 devrimci, bu 5 gerilla bize bir çağrı yapıyor aslında… “Biz kadınlar, hayatımızın her alanında arkaya itildik, ötelendik ve sömürücü düzenin çarkları arasında durmadan ezildik” diye başlıyor Sevda. Devam ediyor Dilek, “Ama yılmadık, tüm baskılara ve zincirlerimize inat, örgütlenmeyi, insan olmayı, onurlu olmayı seçtik!” “Aile-devlet-toplum arasına sıkıştırılan yaşamımızda, duvarlarımızı yıktıkça arttı zulüm. Arttıkça zulüm, büyüdü isyanımız. Adımız kadındı, edilgenlik kaderimiz… Ama kaderimizi kendimiz yazdık!” diye ekledi Özlem. Haykırdı Emel, “Artık susmak yok, beklemek ve boyun eğmek de… Düşlerimizi gerçeğe dönüştürmek için yürüyüşümüzü hızlandıralım!” Ve Eylem, ışıl ışıl gözlerini dikti biz kadınlara, “Adımız kadın; yüreğimiz eylem, bileğimiz eylem olsun yoldaşlar!”

Onlar, devrim mücadelesinin en ön saflarında ve en ileri mevzilerinde savaşan, isyanı büyüten kadınlardı. Onların adları, kadının edilgenliğine vurulan darbenin ve örgütlü kadınların alanlarda inisiyatif alma ve önderleşme mücadelesinin kodları olacaktır. Onlarla sesimizi kazanacak, onların ayak izlerine basarak, kadının kurtuluş mücadelesini büyüteceğiz!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu